Testis tümörünün görülme sıklığı nedir ve hangi yaş grubu erkeklerde sık görülür?
Testis tümörleri erkeklerde görülen tümörlerin %1′ini, idrar ve üreme yolu tümörlerinin %3-10′unu oluşturur. Testis tümörleri 20-40 yaş arası genç erkeklerde en sık görülen tümör olmasına rağmen seyrek rastlanır. Yirmi-kırk yaş arası erkekler arasında 100 binde 6 oranında görülürler. Testis tümörleri 18-34 yaşlarında lösemi, lenfoma ve beyin tümörlerinden sonra kanserden ölüm nedeni olarak 4. sırada yer alırlar. Bu tümörler cinsel yaşamın en aktif döneminde göründükleri için hastalarda ruhsal değişikliklere neden olabilir. Bu konu üzerine ayrıca ve önemle durulmalıdır.
Testis tümörü görülme nedenleri nelerdir?
Günümüzde testis tümörü için ispatlanabilen kesin bir neden olmamakla beraber, germ hücreli tümörlerin etiyolojisinde bazı faktörlerin önemli olduğu ifade edilmiştir. Bunların içerisinde kriptorşidizm (inmemiş testis) önemli yer kaplar. Testis tümörlü hastaların yaklaşık %10’unda inmemiş testis hikayesi vardır. İnmemiş testisi olan kişilerde ise 5-15 kat daha fazla testis tümörüne yakalanma riski vardır.
Testis tümörü belirtileri nelerdir?
En sık gözlenen belirti, hastanın tek testisinin ağrısız biçimde (genellikle) büyümesidir. Bu durum hasta veya eşi tarafından tesadüfen fark edilir. Yüzde 15-35 kadar olguda kasığa yayılan ağrı olabilir. Hastanın çoğunlukla hekime geç başvurusundan ötürü, ilk belirtilerin ortaya çıkmasından tanı konana kadar geçen süre 6 ayı bulabilir. Eğer hastada boyunda veya karında kitle, bel ağrısı, kemik ağrısı, kilo kaybı gibi şikayetler görülüyorsa tümörün vücuda yayılma durumu olabilir.
Testis tümörü nasıl teşhis edilir?
Testise yapılan muayene sonrasında hekimin eline gelen sert, ağrısız kitleler aksi ispat edilene kadar testis tümörüdür. Muayene sırasında fark edilen testisteki kitleler farklı büyüklüklere sahip olabilir, genellikle kitle serttir ve hassas değildir. Tanıda görüntüleme yöntemlerinden doppler veya skrotal ultrason kullanılarak selim lezyonlar (epididimit, hidrosel, spermatosel gibi) ekarte edilir.
Tanıda laboratuvar parametrelerinden yararlanılır. Bunlar hastalığın tanısında kullanılan, tedavi sonrası dönemde takip ve başarıyı gösteren ve tümör belirleyicileri adı verilen özel kan testleridir. Tümör belirleyicileri; β-hCG (human koryonik gonadotropin), AFP (alfa fetoprotein), LDH (Laktat dehidrogenaz) olarak sayılabilir.
Sonuç olarak hastalığın tüm evreleri göz önüne alındığında, seminomatöz olmayan tümörlerin %90’ında tümör belirleyicilerin biri veya ikisi yükselmektedir. %50-70 hastada AFP, %40-60 hastada ise ß-hCG yükselmektedir. Evre 1 hastaların 2/3’ünde bir veya ikisinde yükselme olmaktadır. Tedavi sonrası tümör belirleyicilerinin seviyesi yarılanma ömürlerine göre düşüş gösterirler. Seviyenin yüksek kalması veya düşmedeki yavaşlık geride kalan tümör dokusunu düşündürmelidir. Kan seviyelerinin normale gelmesi beklenir.
Testis tümörünün tedavisi nasıl yapılır?
Testis tümörü tedavisinde ilk ve en önemli aşama tümörlü testisin cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Tümör tanısı konulan hastaya vakit geçirilmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) uygulanmalıdır. Bazı düşük evreli testis tümörlerinde cerrahi sonrası yakın izlem önerilebilse de, yüksek evreli tümörlerde ek tedavi yöntemi gerekebilmektedir. Tedavi yöntemi kanserin tipine ve evresine göre uygulanır. Bunlar radyoterapi, kemoterapi ve retroperitoneal lenf nodu disseksiyonu cerrahisidir. Günümüzde doğru tanı, etkili tedavi yöntemleri ve tedavinin daha iyi yönlendirilmesi ile birlikte testis tümörlerinin seyrinde önemli ölçüde iyileşme sağlanmıştır.